''Erken uyanmalarının bir sebebi var..''
Başrollerinde Oscar ödüllü güzel oyuncu Jennifer Lawrence ve Galaksinin Koruyucuları filmi ile kariyerinde sıçrama yapan Chris Pratt'in bulunduğu ''Uzay Yolcuları / Passengers'' , uzun zamandır beklenenler listesindeydi. (2016 yapımı olan Uzay Yolcuları'nın ülkemiz vizyon tarihi 13 Ocak 2017)
Aylar öncesinden sosyal medyada yayınlanan tanıtım videoları ve görselleri ile birlikte , sinema'severlerin merakı bir kat daha arttı hatta izlenilen bir sahne ile En İyi Görsel Efekt Oscar Adayı olması gerektiği bile konuşuldu.
Sonuçta başrollerinde önemli hayran kitlesine sahip oyuncuları barındıran bir yapım var karşımızda. Bir de üzerine 'uzay' ve erken uyanma gibi sos kıvamında temalar yerleştirdiğinizde , tadından yenmeyecek bir film ortaya çıkıyor.
Yönetmen koltuğunda Morten Tyldum'un bulunduğu yapımın bütçesi yaklaşık 110 milyon dolar gibi fazlaca bir rakam. Sonuçta Uzay Yolcuları , aksiyon sahneleri içermeyen , bilimkurgu - romantizm temalı bir yapım. Benzer örneklerinin çok daha ekonomik rakamlar ile yapımları tamamladıklarını biliyoruz. Sanırım burada oyuncuların aldıkları ücretler devreye giriyor.
Yapım hakkındaki detayları araştırdığımızda , senaryo aşamasının yaklaşık 10 yıl önce tamamlandığı ve başrollerinde Keanu Reeves ile Emily Blunt'un düşünüldüğünü öğreniyoruz. Ardından Blunt'un yerine Reese Witherspoon ve onunda yerine Rachel McAdams projeye dahil ediliyor. Son ana kadar Keanu Reeves projede rol almak istediğini belirtmiş fakat bazı konularda taraflar anlaşamamış. (Rachel McAdams'ı bu filmde hayal etmesi oldukça zor.)
Uzay Yolcuları filminin konusu , fragman ve tanıtımlardan yola çıkarsak , uzayın derinliklerinde koca bir yolcu gemisinde bir sebepten yalnız kalan iki yolcunun başından geçenleri konu ediyor.
***Yazının devamı sürpriz bozan (spoiler) içermektedir.***
Dünyadan Homestead II adlı gezegene 120 yıl sürecek bir seyahatte , gemide 5000 yolcu ve 255 mürettebat bulunuyor. Jim (Chris Pratt) yolculuk süresinden henüz 30 yıl geçmişken , teknik bir arıza sebebi ile uyanır. Önünde 90 yıllık bir seyahat vardır ve uyanan yalnızca kendisidir.
Detay vermek gerekirse , dünya dışında da yaşam ortamı oluşturabilmiş insanoğlu , yıllarca süren yolculuklar ile varabildiği galaksi / gezegenlere koloniler inşa etmiştir. Bu kolonilere insanlar , yolculuk süresince uyutularak / dondurularak gönderilmektedir. Film bu bilgileri verirken altını tamamen boş bırakıp , detaylara takılma der gibi bir hava yaratıyor.
Makine mühendisi olan Jim , her türlü olasılığı deniyor fakat tekrar uyumanın bir yolunu bulamıyor. Gemide hiçbir iletişimin olmaması , herhangi bir teknik / donanımsal arıza esnasında devreye girecek bir planın bulunmaması , tamamen boş bırakılan alt metinlere yenilerini ekliyor. Her girişim sonunda ''Bu sistem asla hata yapmaz.' gibi klişe , kendine güvenen bir cevap ile karşılaşıyor fakat detaylara baktığınızda bu seyahat işlerinin henüz yeni yeni başladığını , yolculardan gönüllü olanların bulunduğunu fark edebiliyorsunuz.
Ardından artık pes ediyor ve ne hikmetse barda aktif halde duran android barmen ile kanka olarak , içerek , gezerek zaman geçirmeye başlıyor. Olur da biri erken uyanırsa diye düşünülerek 120 yıl sürecek yolculuk için , sürekli bardak silen bir android barmen ayrı bir kafa karıştırıcı etken olarak listemize ekleniyor.
Jim şans eseri güzeller güzeli Aurora'nın uyuduğu kabine rastlıyor ve ilk görüşte ona aşık oluyor! Aklınca deli divane fikirler geçirse bile kendine hakim olmaya çalışıyor.Bu sırada Aurora hakkındaki bilgileri okuyor , videoları izliyor.
En sonunda dayanamıyor ve kabin ayarlarını bozarak onuda uyandırıyor.
''İnsan sevdiğine bunu yapar mı?''
İzleyici olarak kafamızda deli sorular birikmeye devam ediyor. Uyurken gördüğün birisine ilk görüşte aşık oluyorsun ve onu 89 yıl daha sürecek bir yolculuğun ortasında , seninle yalnız yaşamaya mecbur ediyorsun. Başrollerdeki oyuncuların güzel ve yakışıklı olmalarını , romantizm detaylarını bir kenara bırakırsak bu hareket net insanlık suçu. 5000 yolcu arasından neden o ?
Peki illa böyle bir vebalin altına gireceksen , mürettebattan birini seçseydin ve durumu düzeltmek adına bir hareket yapsaydın sevgili Jim?
Aurora uyandıktan sonra ilk dakikadan itibaren insanların bazı ihtiyaçları vardır ve sevişmeliyiz fikrini savunuyorlar. O ana kadar alt tabaka yolcu olan Jim , gemide belirli özelliklerden yararlanabiliyor. Mesela sade kahve içebiliyor. Sıcak çikolata sadece altın üyelere. Şansa bakın ki Aurora'da altın üye yolculardan!
***Yazının devamı tümüyle sürpriz bozan (spoiler) içermektedir.***
Gemide bir arıza daha meydana geliyor ve mürettebattan olan Gus (Laurence Fishburne) uyanıyor. Fakat bedeninde oluşan hasarlar ile ölümün kıyısında duruyor adeta. Gemide oluşan hasar ve teknik arıza sebebi ile yolculuğun tamamlanamayacağını ve arıza giderilmezse tüm yolcuların öleceği konusunda hemfikir oluyorlar! Burada bahsettiğimiz sayı 5000 yolcu ve 255 mürettebat.
''Yalnız kalmamak için bir kadını uyandırdım ama herkesin öleceği bir kazayı önlemek için mürettebattan kimseyi uyandıramam.''
Kendi kabinini tamir edemeyen Jim , koskoca nükleer reaktörü onarmak için çabalıyor. Kimseyi uyandırmak akıllarına gelmiyor. Reaktörün patlamasına ramak kala klişe sahneler ile başarıya ulaşan Jim , arası bozuk kız arkadaşını da geri kazanıyor. (bkz; Tehlike anında aşık olma ihtimali)
Ardından ''Yok artık'' dediğimiz son sahne ile Jim , revirde bulunan kabini , uyku kabinine çevirebileceğini söylüyor. Ancak bu kabinden bir adet var! 5000 kişiden fazla yolcuyu taşıyan uzay gemisinden bir adet kabin var? Sağlık tarama kabinini uyku kapsülüne çevirebiliyorsun fakat kendi kabinini tamir edemiyorsun ? Hayatını kaybeden Gus'ın kapsülünü tamir etmek için uğraşmıyorsun bile.
Kafamızda yüzlerce deli soru ile kalıyoruz ve ekranda ''Mutlu yaşadılar..'' sahneleri ile filme veda ediyoruz.
Sonuç olarak gişe sineması algısına uyan bir film ortaya çıkıyor. 110 milyon doların fazlasıyla geri döneceği garanti fakat bir kaç yıl sonra adının unutulacağı bir yapımı izlemiş oluyoruz. Uzay kıyafetleri için Interstellar'a selam çakan ve Aurora'nın havuzdayken yer çekiminin ortadan kalktığı görsel efekt sahneleri aklımızda kalıyor sadece. Bir de Aurora'nın masaya çıkıp cilve yaptığı sahne var ki Jennifer Lawrence hayranlarının mest olacağını düşünüyorum.
Zeynep Köseoğlu
Gemide bir arıza daha meydana geliyor ve mürettebattan olan Gus (Laurence Fishburne) uyanıyor. Fakat bedeninde oluşan hasarlar ile ölümün kıyısında duruyor adeta. Gemide oluşan hasar ve teknik arıza sebebi ile yolculuğun tamamlanamayacağını ve arıza giderilmezse tüm yolcuların öleceği konusunda hemfikir oluyorlar! Burada bahsettiğimiz sayı 5000 yolcu ve 255 mürettebat.
''Yalnız kalmamak için bir kadını uyandırdım ama herkesin öleceği bir kazayı önlemek için mürettebattan kimseyi uyandıramam.''
Kendi kabinini tamir edemeyen Jim , koskoca nükleer reaktörü onarmak için çabalıyor. Kimseyi uyandırmak akıllarına gelmiyor. Reaktörün patlamasına ramak kala klişe sahneler ile başarıya ulaşan Jim , arası bozuk kız arkadaşını da geri kazanıyor. (bkz; Tehlike anında aşık olma ihtimali)
Ardından ''Yok artık'' dediğimiz son sahne ile Jim , revirde bulunan kabini , uyku kabinine çevirebileceğini söylüyor. Ancak bu kabinden bir adet var! 5000 kişiden fazla yolcuyu taşıyan uzay gemisinden bir adet kabin var? Sağlık tarama kabinini uyku kapsülüne çevirebiliyorsun fakat kendi kabinini tamir edemiyorsun ? Hayatını kaybeden Gus'ın kapsülünü tamir etmek için uğraşmıyorsun bile.
Kafamızda yüzlerce deli soru ile kalıyoruz ve ekranda ''Mutlu yaşadılar..'' sahneleri ile filme veda ediyoruz.
Sonuç olarak gişe sineması algısına uyan bir film ortaya çıkıyor. 110 milyon doların fazlasıyla geri döneceği garanti fakat bir kaç yıl sonra adının unutulacağı bir yapımı izlemiş oluyoruz. Uzay kıyafetleri için Interstellar'a selam çakan ve Aurora'nın havuzdayken yer çekiminin ortadan kalktığı görsel efekt sahneleri aklımızda kalıyor sadece. Bir de Aurora'nın masaya çıkıp cilve yaptığı sahne var ki Jennifer Lawrence hayranlarının mest olacağını düşünüyorum.
Zeynep Köseoğlu
Yorumlar